Echart Tolle - Varolmanın Gücü
Uzun zamandır ihmal ettiğim bloguma birkaç aydır yazmayı planlayıp vakitsizlikten yazamadığım yazımı eklemek istedim. Bir süre önce okuduğum ve çok beğendiğim bir diğer kitabı bu defa alıntılarla birlikte sizlerle paylaşmak istedim. Bu kitabı da çok sevgili Füsun' un önerdiğini belirtmeme gerek yok sanırım...
İnsanlığın; tarih boyunca kendine ve etrafındaki her şeye karşı nasıl bu kadar kötü olabildiğini, bilinçli bir şekilde zarar verdiğini bu kadar sade ve anlaşılır bir dille aktaran başka bir kaynak henüz elime geçmedi.
Kitabın ilk sayfalarından bir alıntı ile başlamak isterim;
Sayfa.24 İnsanlar, doğal felaketlerden çok birbirlerinin ellerinden acı çektiler. Ama, 1914 yılında son derece zeki insan beyni, sadece içten patlamalı motorları üretmekle kalmadı, aynı zamanda bombaları, makineli tüfekleri ve zehirli gazları da icat etti. İşte size deliliğin hizmetindeki zeka! İnsanoğlunun deliliği, hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Bunun sadece başlangıç olduğunu ise çok az kişi biliyordu.
Sayfa.25 Aslında insanlık tarihi, bir delilik tarihi olarak bile adlandırılabilir. Eğer insanlık tarihi tek bir insanın geçmişi gibi klinik vaka olarak incelenebilseydi, teşhis muhtemelen şöyle olurdu; Kronik paranoid hayaller, patolojik cinayet eğilimi, aşırı şiddet eğilimleri ve bilinçaltının kendini dışavurumunun bir ifadesi olarak belirlenen ''düşmanlara'' karşı inanılmaz bir zalimlik. En kısa tanımıyla, tehlikeli deli!
Korku, aç gözlülük ve güç hırsı, sadece ülkeler, kabileler ve ideolojiler arasındaki savaşların ve şiddetin ardında yatan psikolojik motivasyonlar değildir; aynı zamanda kişisel ilişkilerde de bir sürekli çatışma nedenidir. Başka insanlar ve kendinizle ilgili görüşlerinizde bozukluk yaratırlar. Bu motivasyonlar yüzünden, her durumu yanlış yorumlar, korkuya dayalı yanlış eylemlerde bulunur ve asla doldurulamayacak bir delik olarak hep daha fazlasıyla kendinizi tatmin etmeye çalışırsınız.
Sayfa.56 Ego, sahip olmayı Varlık ile birleştirme eğilimindedir. Sahibim, o zaman Varım. Ne kadar çok sahip isem, o kadar çok varım. Ego karşılaştırmalarla varlığını sürdürür. Başkalarını görme şekliniz, kendinizi görme şekline dönüşür. Başkalarının size bakış açısı, nasıl ve kim olduğunuz konusunda size ışık tutar. Egonun özdeğer duygusu, başkalarının gözündeki değerinizle doğrudan ilgilidir. Başkalarının size bir benlik duygusu vermesine ihtiyaç duyarsınız ve eğer büyük ölçüde özdeğeri ne kadar şeye sahip olduğunuzla bağdaştıran bir kültürle yaşıyorsanız, bu kolektif aldanmanın ötesine geçemiyorsanız, bütün hayatınızı özdeğerinizi ve benlik duygunuzu güçlendirmek için yeni şeylere ve daha fazlasına sahip olmaya çalışmakla geçirirsiniz.
Sayfa.59 Bazı egolar ne istediklerini bilirler ve hedeflerini kararlı bir acımasızlıkla izlerler; ama isteklerinin arkasında yatan enerji aynı yoğunlukta zır bir güç yaratarak sonunda kendi düşüşlerini getirir (örn: Stalin ve Hitler). Bu arada, kendilerini ve başkalarını mutsuz eder ya da cehennemi dünyaya getirirler.
Sayfa.109 Bütün egosal motivasyonlar, kişinin kendisi içindir ve bazen akıllıca kılık değiştirebilir; hatta egonun içinde yaşadığı kişinin kendisi bile buna inanabilir. Kendini ebeveynlik rolüyle tanımlayan anne ya da baba, çocukları sayesinde kendilerini daha bütün hissetmeye de çalışabilirler. Egonun kendi eksikliğini kapamak için başkalarını kullanma taktiği, bu kez çocuklara yönelir. Eğer ebeveynin çocuklarını kullanma eğilimlerinin altında yatan bilinçsiz varsayımlar ve motivasyonların farkında olsalardı; bilinçli haldeki motivasyonların ardında yatan ego görünür hale gelir, sapkınlığını da belli ederdi.
Kitap okunası gerçekten:) Hayatımızın her alanında kendimiz ve bizim için değerli insanların, hangi türler ile -ben insan olduğumu düşününce kötülerin başka tür olduğu tezini sunuyorum - mücadele ettiğini anlamak açısından faydası oluyor.
Sevgi ile kalın, beni okumaya devam edin çünkü okudukça hayatınız değişiyor...
ASY
İnsanlığın; tarih boyunca kendine ve etrafındaki her şeye karşı nasıl bu kadar kötü olabildiğini, bilinçli bir şekilde zarar verdiğini bu kadar sade ve anlaşılır bir dille aktaran başka bir kaynak henüz elime geçmedi.
Kitabın ilk sayfalarından bir alıntı ile başlamak isterim;
Sayfa.24 İnsanlar, doğal felaketlerden çok birbirlerinin ellerinden acı çektiler. Ama, 1914 yılında son derece zeki insan beyni, sadece içten patlamalı motorları üretmekle kalmadı, aynı zamanda bombaları, makineli tüfekleri ve zehirli gazları da icat etti. İşte size deliliğin hizmetindeki zeka! İnsanoğlunun deliliği, hiç bu kadar belirgin olmamıştı. Bunun sadece başlangıç olduğunu ise çok az kişi biliyordu.
Sayfa.25 Aslında insanlık tarihi, bir delilik tarihi olarak bile adlandırılabilir. Eğer insanlık tarihi tek bir insanın geçmişi gibi klinik vaka olarak incelenebilseydi, teşhis muhtemelen şöyle olurdu; Kronik paranoid hayaller, patolojik cinayet eğilimi, aşırı şiddet eğilimleri ve bilinçaltının kendini dışavurumunun bir ifadesi olarak belirlenen ''düşmanlara'' karşı inanılmaz bir zalimlik. En kısa tanımıyla, tehlikeli deli!
Korku, aç gözlülük ve güç hırsı, sadece ülkeler, kabileler ve ideolojiler arasındaki savaşların ve şiddetin ardında yatan psikolojik motivasyonlar değildir; aynı zamanda kişisel ilişkilerde de bir sürekli çatışma nedenidir. Başka insanlar ve kendinizle ilgili görüşlerinizde bozukluk yaratırlar. Bu motivasyonlar yüzünden, her durumu yanlış yorumlar, korkuya dayalı yanlış eylemlerde bulunur ve asla doldurulamayacak bir delik olarak hep daha fazlasıyla kendinizi tatmin etmeye çalışırsınız.
Sayfa.56 Ego, sahip olmayı Varlık ile birleştirme eğilimindedir. Sahibim, o zaman Varım. Ne kadar çok sahip isem, o kadar çok varım. Ego karşılaştırmalarla varlığını sürdürür. Başkalarını görme şekliniz, kendinizi görme şekline dönüşür. Başkalarının size bakış açısı, nasıl ve kim olduğunuz konusunda size ışık tutar. Egonun özdeğer duygusu, başkalarının gözündeki değerinizle doğrudan ilgilidir. Başkalarının size bir benlik duygusu vermesine ihtiyaç duyarsınız ve eğer büyük ölçüde özdeğeri ne kadar şeye sahip olduğunuzla bağdaştıran bir kültürle yaşıyorsanız, bu kolektif aldanmanın ötesine geçemiyorsanız, bütün hayatınızı özdeğerinizi ve benlik duygunuzu güçlendirmek için yeni şeylere ve daha fazlasına sahip olmaya çalışmakla geçirirsiniz.
Sayfa.59 Bazı egolar ne istediklerini bilirler ve hedeflerini kararlı bir acımasızlıkla izlerler; ama isteklerinin arkasında yatan enerji aynı yoğunlukta zır bir güç yaratarak sonunda kendi düşüşlerini getirir (örn: Stalin ve Hitler). Bu arada, kendilerini ve başkalarını mutsuz eder ya da cehennemi dünyaya getirirler.
Sayfa.109 Bütün egosal motivasyonlar, kişinin kendisi içindir ve bazen akıllıca kılık değiştirebilir; hatta egonun içinde yaşadığı kişinin kendisi bile buna inanabilir. Kendini ebeveynlik rolüyle tanımlayan anne ya da baba, çocukları sayesinde kendilerini daha bütün hissetmeye de çalışabilirler. Egonun kendi eksikliğini kapamak için başkalarını kullanma taktiği, bu kez çocuklara yönelir. Eğer ebeveynin çocuklarını kullanma eğilimlerinin altında yatan bilinçsiz varsayımlar ve motivasyonların farkında olsalardı; bilinçli haldeki motivasyonların ardında yatan ego görünür hale gelir, sapkınlığını da belli ederdi.
Kitap okunası gerçekten:) Hayatımızın her alanında kendimiz ve bizim için değerli insanların, hangi türler ile -ben insan olduğumu düşününce kötülerin başka tür olduğu tezini sunuyorum - mücadele ettiğini anlamak açısından faydası oluyor.
Sevgi ile kalın, beni okumaya devam edin çünkü okudukça hayatınız değişiyor...
ASY
Yorumlar
Yorum Gönder