Kürk Mantolu Madonna
Son bitirdiğim kitap Sabahattin Ali’ nin ‘’Kürk Mantolu Madonna’’ sı oldu.
Bu kitaptan
aldığım birkaç cümle ile insanların kendilerine yapabileceklerini vurgulamak
istedim… Hep bizim başımıza gelir sandığımız olayların, aslında bundan yıllar
önce yazılmış kitaplarda tasvir edildiğini, hatta ve hatta tarihin erken
dönemlerine ait kayıtlarda bile işlendiğini biliyoruz.
Maria Puder: ‘’Bu
eksik sana değil, bana ait… Bende inanmak noksanmış… Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü
inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum… Bunu şimdi anlıyorum.
Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar… Ama şimdi inanıyorum…
Sen beni inandırdın… Seni seviyorum… Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak
seviyorum…’’
Raif Bey: ‘’Herhangi
bir yerde doğmuş ve herhangi bir adamın oğlu bulunmuş olmak bu kadar mühim
değildi. Asıl mühim olan, iki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu
dünyada, bu nadir saadete ermekti. Öte
tarafı hep teferruattı. Bunların kendiliğinden düzelmesi, asıl büyük noktaya,
birbirimiz bulmuş olmak hakikatine uyması lazımdı.
Fakat böyle olmayacağını
gayet iyi biliyordum. Hayatımızın, birtakım ehemmiyetsiz teferruatın oyuncağı
olduğunu, çünkü asıl hayatın teferruattan ibaret bulunduğunu görüyordum. Bizim
mantığımızla, hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu. …’’
İşte Maria Puder ve Raif Bey' in aşkı da konuşamamaktan, hislerini doğru anlatamamaktan, çekingen olmaktan dolayı bitmişti... Daha o dönemde kirlenmeye başlayan aşklardan uzak; saf, temiz ve beklentisiz mucize gibi olan ilişkilerine sahip çıkamadılar. Maria aşık olduğu Raif' in bebeğini doğurmak uğruna hayatını feda ederken, Raif mektuplarının yanıtsız kalışını O' nun başka aşklara yelken açmasından sanacak kadar acizdi. Ne olursa olsun, Maria ile Raif ayrılacaklardı... Öyle veya böyle hayat sunması gerekeni sunacak ve yaşatacaktı onlara tam zamanında, ne bir eksik, ne bir fazla...
Yorumlar
Yorum Gönder